GİRİŞ
Mülkiyet hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış temel haklardandır. Ancak, kamu yararı gerekçesiyle özel mülkiyetin, usulüne uygun kamulaştırma işlemleri tesis edilmeksizin idare tarafından fiilen alınması veya üzerinde tasarruf yetkisinin engellenmesi durumu olan kamulaştırmasız el atma, bu temel hakkın ciddi bir ihlalini teşkil etmektedir. Bu yazımızda, kamulaştırmasız el atma kavramını, bu durumda mülk sahiplerinin başvurabileceği hukuki yolları ve dikkat edilmesi gereken önemli hususları, kısaca inceleyeceğiz.
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA KAVRAMI VE HUKUKİ DAYANAĞI
Kamulaştırmasız el atma, idarenin, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda öngörülen usul ve esaslara riayet etmeksizin, herhangi bir kamulaştırma kararı olmaksızın veya kamulaştırma süreci tamamlanmadan özel mülkiyete konu taşınmazlara müdahale etmesidir. Bu müdahale, niteliği itibarıyla iki farklı şekilde ortaya çıkabilir: fiili el atma ve hukuki el atma.
FİİLİ EL ATMA
Fiili el atma, idarenin herhangi bir kamulaştırma kararı olmaksızın veya usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi tamamlanmadan, özel mülkiyete konu taşınmaza fiziken müdahale ederek, malikin taşınmaz üzerindeki fiili hakimiyetini ve kullanma yetkisini doğrudan engellemesi veya ortadan kaldırmasıdır. Bu durum genellikle idarenin taşınmaz üzerinde yapı inşa etmesi, yol geçirmesi, park veya bahçe düzenlemesi gibi eylemlerle kendini gösterir. Fiili el atmada, idarenin zilyetliği gasp etme ve taşınmazı kamu hizmetine tahsis etme amacı açıkça görülür. Bu tür el atmalarda, mülk sahibi genellikle adli yargıda ecrimisil (haksız işgal tazminatı) ve tazminat davalarını açabilir. Görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir.
HUKUKİ EL ATMA
Hukuki el atma ise, idarenin fiziki bir müdahalesi olmaksızın, yasal düzenlemeler veya idari işlemler (imar planları gibi) aracılığıyla özel mülkiyetin malikinin taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisini önemli ölçüde kısıtlaması veya kullanılamaz hale getirmesidir. Bu durumda, malikin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı devam etmekle birlikte, bu hakkın kullanımı, getirilen hukuki sınırlamalar nedeniyle fiilen imkânsız hale gelebilir. Örneğin, imar planında özel mülkiyete ait bir taşınmazın okul, park gibi kamu hizmet alanına ayrılması ve uzun yıllar boyunca kamulaştırma yapılmaması hukuki el atma olarak değerlendirilebilir. Hukuki el atmadan kaynaklanan tazminat talepleri ise, idari yargının görev alanına girer ve İdare Mahkemelerinde açılır.
FİİLİ EL ATMA VE HUKUKİ EL ATMANIN KARŞILAŞTIRILMASI
|
Özellik |
Fiili El Atma |
Hukuki El Atma |
|
Müdahalenin Şekli |
Fiziki müdahale, zilyetliğin gaspı |
Fiziki müdahale yok, hukuki düzenlemelerle tasarruf yetkisinin kısıtlanması |
|
Zilyetlik Durumu |
Malik zilyetliğini kaybeder |
Malik zilyetliğini korur, ancak tasarruf yetkisi kısıtlanır |
|
Amaç |
Taşınmazı doğrudan kamu hizmetine tahsis etme |
Taşınmazı gelecekteki bir kamu hizmeti için hazır tutma veya kullanımını sınırlandırma |
|
Görevli Mahkeme |
Tazminat ve ecrimisil için Asliye Hukuk Mahkemesi (Adli Yargı) |
Tazminat için İdare Mahkemesi (İdari Yargı) |
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35. maddesi, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmünü amirdir. Görüldüğü üzere, mülkiyet hakkına müdahale ancak kanunla ve kamu yararı amacıyla mümkün olup, bunun da belirli usullere bağlanması gerekmektedir. Kamulaştırma işlemleri ise, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu ile detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu Kanun'da belirtilen usullere uyulmaksızın gerçekleştirilen her türlü müdahale, hukuka aykırı addedilir.
Yargıtay'ın kökleşmiş içtihatları da, kamulaştırmasız el atmayı idarenin hukuka aykırı bir fiili olarak kabul etmekte ve bu durumdan zarar gören mülk sahiplerine, haksız fiil hükümlerine göre tazminat talep etme imkânı tanımaktadır. Bu bağlamda, mülk sahipleri, idarenin bu hukuka aykırı eylemi neticesinde uğradıkları zararların tazminini talep edebileceklerdir.
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARININ TÜRLERİ VE HUKUKİ SÜREÇ
Kamulaştırmasız el atma durumunda, mülk sahiplerinin başvurabileceği temel dava türleri ve ilgili mevzuat hükümleri şunlardır:
Bu davaların açılması ve yürütülmesi sürecinde, usul hükümlerine titizlikle uyulması gerekmektedir. İdari yargıda açılacak davalar için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uygulanır. Dava dilekçesinde, davacının kimlik bilgileri, davalı idare, dava konusu taşınmazın bilgileri, el atma tarihi ve şekli, talep edilen hukuki sonuç ve deliller açıkça belirtilmelidir.
KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Kamulaştırmasız el atma davalarında mülk sahiplerinin dikkat etmesi gereken bir dizi önemli husus bulunmaktadır:
SONUÇ
Kamulaştırmasız el atma, mülkiyet hakkının açık bir ihlalidir ve hukuk sistemimiz bu duruma karşı mülk sahiplerine çeşitli hukuki yollar sunmaktadır. Mülkiyetin iadesi, tazminat ve ecrimisil davaları aracılığıyla, mülk sahipleri uğradıkları zararın giderilmesini ve haklarının korunmasını sağlayabilirler. Ancak, bu süreçte fiili ve hukuki el atma arasındaki ayrımı doğru yapmak, zamanaşımı sürelerine dikkat etmek, gerekli delilleri eksiksiz sunmak ve uzman bir avukattan destek almak, hak arama sürecinin başarıyla sonuçlanması açısından hayati öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki, mülkiyet hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış temel bir haktır ve bu hakkın ihlaline karşı hukuki mücadele vermek, mülk sahiplerinin en doğal hakkıdır.
Avukat Arb. Doç. Dr. Yusuf TOPAL